Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | meclis üyesi | councilor i. | ||
The councilor tabled a number of controversial motions. Meclis üyesi bir dizi tartışmalı önerge sundu. More Sentences |
||||
Genel | meclis üyesi | councillor i. | ||
I understand very well what a great job all councillors do. Tüm meclis üyelerinin ne kadar büyük bir iş yaptıklarını çok iyi anlıyorum. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Siyasal | meclis üyesi | lawmaker i. | ||
She is a famous Philadelphia lawmaker. O ünlü bir Philadelphia meclis üyesidir. More Sentences |
||||
Siyasal | meclis üyesi | councillor i. | ||
I'm a councillor, too. Ben de meclis üyesiyim. More Sentences |
||||
Siyasal | meclis üyesi | member of parliament i. | ||
He was elected a member of parliament. O bir meclis üyesi seçildi. More Sentences |
||||
Siyasal | meclis üyesi | legislator i. | ||
Legislators in the Diet are struggling to find a solution to the problem. Meclisteki üyeler, soruna bir çözüm bulmak için mücadele ediyorlar. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | meclis üyesi | councilman i. | ||
Genel | meclis üyesi | assembly man i. | ||
Genel | meclis üyesi | council member i. | ||
Genel | meclis üyesi | assemblyman i. | ||
Genel | meclis üyesi | congressman i. | ||
Law | ||||
Hukuk | meclis üyesi | solon i. | ||
Politics | ||||
Siyasal | meclis üyesi | councilor i. | ||
Siyasal | meclis üyesi | law maker i. | ||
Siyasal | meclis üyesi | council member i. | ||
Siyasal | meclis üyesi | councilman i. | ||
Siyasal | meclis üyesi | deputy i. | ||
Siyasal | meclis üyesi | second-in-command i. | ||
Siyasal | meclis üyesi | cllr (councillor) kısalt. |